Güvenlik Soruşturması İle Çocukluğa Kadar Geriye Dönük Fişleme Yolu Açılıyor

Paylaş

Anayasa Mahkemesi’nin 19 Şubat 2020’de anayasaya aykırı bularak iptal ettiği kamuya personel alımında güvenlik soruşturması ve arşiv taraması düzenlemesi, AKP-MHP ittifakı tarafından kapsamı daha da genişletilerek meclis gündemine getirildi.

Ahval’den Zülfikar Doğan’ın haberine göre muhalefet partilerinin anayasaya, AİHM kararlarına, özel hayatın ve kişisel verilerin korunmasıyla ilgili hukuki düzenlemelere aykırılık gerekçesiyle muhalefet şerhi koydukları 18 maddeli yasa teklifi, AKP+MHP işbirliği ile Meclis İçişleri Komisyonu’ndan süratle geçirildi.

Bu hafta TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek teklifin iktidar koalisyonunun oy çokluğuyla kabul edilmesi beklenirken, getirilen düzenleme kişilerin geriye dönük olarak çocukluk yıllarına kadar soruşturulmasına fişlenmesine olanak sağlayabilecek. 

12 Eylül 1980 Askeri darbe yönetimi tarafından uygulamaya konulan güvenlik soruşturması uygulamasıyla o dönemde binlerce kişi kamu görevinden çıkartılırken, askeri mahkemeler ve Sıkıyönetim Komutanlıkları tarafından yayınlanan “1402’likler listeleri” ile yıllarca oldukça geniş bir mağdur kesim yaratılmış, binlerce kişi ömür boyu kamu görevinden men edilmişti. Daha sonra yine Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen ve güvenlik soruşturmalarında derlenen bilgilerin ve arşivlerin imha edilmesini içeren kararlar sonrası, 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası’yla, güvenlik gerekçesiyle kamu görevinden çıkartılanlara işlerine geri dönme yolu açılmıştı.

15 Temmuz 2016’daki darbe teşebbüsü sonrasında ise ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) uygulaması kapsamında çıkartılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Taraması uygulaması yeniden yürürlüğe konuldu. Eş zamanlı olarak da yüz binlerce kişi KHK’larla kamudan ihraç edildi.

Getirilen düzenlemeyle kamu görevine girecek olanların dışında askeri okullara, liselere, polis kolejleri ve polis akademisine, astsubay liselerine vb. alınacak 13-14 yaşındaki ya da 17-18 yaşındaki gençlerin bile güvenlik soruşturmasından geçirilmesi öngörülüyor. Soruşturma ve arşiv taraması sadece kamu görevine ya da okullara girecek kişileri değil aileleri, kardeşleri, birinci derece kan bağı bulunan akrabaları ve şayet kamuda işe başlayacak personel evli ise eşi ve eşinin aile üyelerini de kapsayacak şekilde genişletiliyor.

İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatıyla hazırlandığını ifade ettiği düzenlemeleri Meclis İçişleri Komisyonu’nda şu sözlerle savundu:

“Askeri öğrenciler, Sahil Güvenlik ve Jandarma akademisi öğrencileri, Polis Akademisi öğrencileri ve kaymakam adayları okullarını bitirdiğinde polis, subay, astsubay, Jandarma ve Sahil Güvenliğin elemanı olacaklarsa güvenlik soruşturması yapılması zorunlu. Kaymakam adayları da aynı şekilde. Bunları öğrenci olarak okullara alırken arşiv araştırmasıyla alıp dört yıl boyunca eğitimini yaptırıp, ondan sonra ‘Güvenlik soruşturmanız doğru çıkmadı, yeterli çıkmadı’ diye ilişiklerini kesmek daha büyük adaletsizlik olur. O yüzden öğrenciyi alırken soruşturalım, bir sorunları yoksa öğrencilikleri bittikten sonra da yollarına kazasız belasız devam edebilsinler. Hem onların verdiği emekler boşa gitmesin hem devletimizin bunlara verdiği emekler, harcadığı kaynaklar boşa gitmesin.” 

Getirilen düzenlemeyi “siyasi seleksiyon ve kendisinden olmayanları eleme” olarak nitelendiren CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak “Askeri, polis, jandarma, astsubay, sahil güvenlik, Milli Savunma Üniversitesi vb. kurumlara alınacak gençlere ve ailelerine kadar araştırma, soruşturma iktidar referansı olmayan hiçbir gencin subay, astsubay, polis, askeri personel olamamasına, iktidarın kendi gelecekteki güvenlik birimlerini oluşturması sonucuna hizmet edecektir. Yani iktidar ‘bizden olmayanların devlette, kamu kurumlarında, güvenlik mensupları içerisinde yer almalarının yolunu en baştan keseyim’ demektedir” değerlendirmesini yaptı.

CHP Merkez Yönetim Kurulu’na (MYK) sunduğu Haftalık Değerlendirme Raporu’nda düzenlemelerin içeriği ve amacıyla ilgili analizlere yer veren Toprak, soruşturma kapsamına, kişi evli ise eşi, eşinin ailesi ile birinci derece kan ve sıhri hısımlarının da dahil edilmesini ise “vahamet” diye nitelendirdi.

Erdoğan Toprak daha sonra raporunda şu tespit ve analizleri dile getirdi:

“Yani bu durumda bir kişi evlenmeden önce ne olur ne olmaz, KPSS’yi kazanır da bir memuriyete girersem başıma bir iş gelmesin diye sevdiği insanı, nişanlısı ya da kız-erkek arkadaşını eşini ve ailesini mi araştıracak? Bu tüm toplumu birbirinden şüphe etmeye, birbirini jurnallemeye ve ihbarcılığa teşvik etmeyi, asılsız ihbarlarla hayatların karartılmasını beraberinde getirecek bir adımdır. Totaliter, otoriter rejimlere özgü bir uygulamadır. Bu düzenlemeyi meclise teklif edenler Anayasa Mahkemesi’nin dört ay önceki iptal kararının gerekçesini bile okumaya gerek görmeksizin bu maddeleri yazıp meclise getirmişler kanımca.

Kaldı ki, kamu kurum ve kuruluşlarında güvenlik soruşturmasını, arşiv taramasını yürütecek komisyonların kimlerden oluşacağı, neye göre karar verileceği, kararların keyfi ve siyasi olup olmayacağının garantisi ve güvencesi de yok. Bu komisyonlarda görev alıp, gencecik insanların gelecekleriyle ilgili karar verecek belki de tüm hayatlarını karartacak, bir daha kamuda-özelde işe girme yollarını tümden kesebilecek bu komisyon üyelerinin güvenilirlik kıstası nedir? Güvenlik soruşturmasını belki de keyfi bir karar, sahte bir belge, imzasız bir ihbarla aşamayacak bir gencin ömür boyu kamu hizmetinden mahrum konuma gelmesi en temel anayasal ve insan hakları ihlalidir. 12 Eylül darbe döneminde askeri mahkemelerin, sıkıyönetim mahkemelerinin verdiği ömür boyu memuriyetten men kararlarından bir farkı yoktur.”

Anayasa Mahkemesi 19 Şubat 2020 tarihinde verdiği kararda, “vatandaşı tehdit olarak algılayan, iş imkânı konusunda ayrımcılıklara neden olacağı” gerekçesiyle güvenlik soruşturması uygulamasını anayasaya aykırı bularak iptal etmişti. 

Diğer yandan son dönemde özellikle geriye dönük olarak yapılan sosyal medya paylaşımları, mesajlar, açıklamalar gerekçe gösterilerek açılan davalarla muhalefete mensup milletvekillerine, il-ilçe yöneticilerine ya da üyelerine art arda davalar açılarak, gözaltı ya da tutuklamalara girişildi. İzmir’de CHP üyeleri 8-10 yıl önce ve henüz cezai ehliyet yaşında olmadığı, 18 yaşından küçükken yazdığı tweetler nedeniyle açılan davalarda gözaltına alındı. Son olarak CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında 7-8 yıl önce yazdığı sosyal medya paylaşımlarından ötürü açılan davada 9,5 yıl hapis cezası verildi.  İstinaf Mahkemesi de yapılan itirazı reddederek hapis cezasını onayladı.

Geçen hafta Adana’da başlatılan bir soruşturmada ise 2011 yılında henüz 10-14 yaşlarındayken mahallelerinde yaşanan olaylarda polis aracına taş attıkları gerekçesiyle arşiv fotoğraflarından geriye dönük yapılan taramalarla 17 kişi terör eylemine katılmak, terör örgütüne destek suçlamasıyla gözaltına alındı, 12’si tutuklandı.

Dolayısıyla bu örneklere bakıldığında, kamuya personel alımlarında geriye dönük arşiv taraması ve güvenlik soruşturmalarıyla, pek çok kişi için çocukluk yıllarında, henüz yasal olarak cezai ehliyete sahip olmadıkları dönemler için de fişlenebilecek, aileleri, eşleri, eşlerinin aileleri geçmişe dönük suçlanabilecek, haklarında dava açılabilecek.

CHP’li Toprak geriye dönük yapılan arşiv, sosyal medya paylaşımı, fotoğraf vb. taramalarla davalar açılmasının, tutuklama ya da mahkûmiyet kararları verilmesinin getirilen düzenlemeyle daha yaygınlaşmasının söz konusu olabileceğini belirterek şöyle konuştu:

“Bu tablo, ülkemizde herkesin çocukluğuna varana kadar geriye dönük araştırılması, soruşturulması, gerekirse gözaltına alınıp tutuklanmasına hukuki zemin yaratılması sonucunu doğurur ki, hiçbir anayasal demokratik hukuk devletinde böyle bir uygulama olamaz. Çocuk yaşta hukuki ve cezai ehliyeti olmayan insanların 9-10 yıl sonra çocukluk döneminde yaptığı bir hareketten ötürü tutuklanıp cezaevine konulması, ülkede adaleti tüketir yargıya güveni zedeler yok eder. Bu yola bir kez girildiği takdirde, toplumdaki huzur ve güven derinden yara alacağı gibi milyonlarca insanın devlet arşivlerine derlenecek geçmişleri, geleceklerini yok etmek için her türlü amaçla kullanılabilecek. İnsanlara geçmişte suç olmayan eylem ve işlemlerinden ötürü, bugün suç isnadında bulunulabilecek.” 

Bir yandan güvenlik soruşturmalarının kapsamını ve alanını genişletmeye yönelen iktidar koalisyonu, diğer yandan da avukatlara, barolara yönelik yasa değişikliğiyle “çoklu baro” kurulmasının yolunu açarak, baroların etkinliğinin geriletilmesi adımını atıyor. Her iki düzenleme teklifinin de mecliste iktidar ile muhalefet arasında sert tartışmalara neden olması, muhalefetin engelleme girişimlerinde bulunması bekleniyor. Ancak iktidar koalisyonu, ağustosta tatile girecek olan Meclis kapanmadan, her iki değişikliği de yasalaştırmakta ısrarlı görünüyor.

, , , ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir