KHK ile görevlerinden ihraç edilen iki öğretmen Cennet Kılınç ve Esra Çapar, ‘Badanacı Ablalar’ adını verdikleri bir sosyal medya hesabı açarak Bornova ve çevresinde boya badana işi yapmaya başladılar
İlkSes’ten Burcu Yanar’ın özel haberine göre,
Hayatınız bir gecede değişebilir mi? Eşinizi, çocuklarınızı, ailenizi, yıllarca emek verdiğiniz mesleğinizi bir gecede kaybedebilir misiniz? Bunu hiç yaşamamış olsanız bile etrafınızda yaşayanlar var. Gelin bir gecede polis baskını ile hayatları bir anda alt üst olan iki öğretmen Cennet Kılınç ve Esra Çapar’ın hayatta kalmak için verdikleri mücadeleye ve ‘Badanacı Ablalar’ın kuruluş hikayesine birlikte tanıklık edelim.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra KHK ile görevlerinden suçsuz yere ihraç edildiklerini dile getiren binlerce öğretmenden sadece iki tanesi onlar. Görevlerinden ihraç edildikten sonra topumdan dışlandıklarını ve sonrasında hiçbir alanda iş bulamadıklarını vurgulayan Cennet Kılınç ve Esra Çapar, hayatlarını devam ettirmenin yolunu Badanacı Ablalar’ı kurarak buldular.
“HAYATTA KALMANIN YOLU BADANA YAPMAK”
Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu olduğunu söyleyen 38 yaşındaki Esra Çapar, 12 senedir Diyanette kadrolu Kuran kursu öğreticiliği yaptığını belirterek, “Ben KHK’ya eklenen bir madde ile OHAL’den sonra ihraç edildim. Çocukları ile yalnız yaşayan bir anne olarak çok zorluklar yaşadım. Görevimden ihraç edildiğim için iş başvurusu yaptığım herkes beni suçlu olarak görüyordu ve işe almak istemiyorlardı. Bizler ihraç edildikten sonra suçsuz olmamıza rağmen toplumdan dışlandık. Başvurduğumuz işlere alınmadık. Ama çalışmamız ve bakmamız gereken çocuklarımız vardı bu yüzden de hayatta kalmanın bir yolunu bulmalıydık. Sonrasında Cennet hocamla tanıştık. Aramızda böyle bir fikir çıktı ve biz bu işi yaparız dedik. ‘Badanacı Ablalar’ böyle böyle ortaya çıkan bir iş oldu bizim için” açıklamasında bulundu.
Badanacı Ablalar’a Twitter üzerinden çok fazla talep ve destek geldiğini de vurgulayan Çapar, “İşimizde daha profesyonel olmak adına yurt dışında da geçerli olan bir sertifika almak istiyoruz. Boyacılık işleri incelik ve ayrıntı gerektiren bir iş olduğu için kadınların daha iyi yapacağını düşünüyorum. Ve gittiğimiz her evden çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Hanımlar işimiz bittikten sonra bizlere evi çok temiz bıraktığımızı ve eşyalar üzerinde boya izi kalmadığını söylüyorlar. Bu bizi çok mutlu ediyor. İlerleyen zamanlarda işimizi büyütüp bizimle çalışmak isteyen kadınları da aramıza almak istiyoruz” dedi.
“SUÇSUZ YERE HAPİS YATTIM”
17 yıllık öğretmenlik görevinden sonra 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile mesleğinden haksız yere ihraç edildiğini öne süren 45 yaşındaki Cennet Kılınç, “Başkalarının ‘Takipsizlik’ aldığı nedenlerle ben 2 yıl tutukluluk süresi geçirdim. Örgüt yöneticiliği suçlaması ile başlayan davam örgüt üyeliğine indirildi. Sonrasında ise istinaf mahkemesi kararı ile başta 7.5 yıl olan cezam, sadece yardım ve yataklık denilerek 2 yıl 1 aya indirildi. Halbuki benim hiçbir suç örgütü ile bağlantım yok. Bu süreyi Şakran T Tipi Cezaevi’nde geçirdikten sonra ise tahliye edildim. Ben şimdi bu 2 yıla da suçsuz yere hapis yattığım için itiraz ettim ve süreç halen daha devam ediyor” diye konuştu.
“Benim suçlu bulunduğum iddianamede sadece Bank Asya’ya 145 TL yatırmam ve Aktif Eğitim – Sen Sendika üyeliğim olması yer alıyor” diyen Kılınç, “Bu bankayı kullanan herkes terör örgütü üyesi mi oluyor. O zamanlar her yerde Bank Asya vardı. Ayrıca benim hayatım boyunca zaten birçok eğitim sendikasına üyeliğim oldu. Ama açıkçası hiç birine ben kendi isteğimle üye olmadım” ifadelerine yer vererek nasıl bu noktaya geldiğini aktardı: “Göreve başladığım ilk yıl çalıştığım okuldaki müdür ile aramız çok iyiydi ve o da beni Eğitim-Sen’e üye yapmıştı. Evlendikten sonra ise eşimin bir arkadaşı bana hiç sormadan direkt olarak ismimi Eğitim Bir-Sen’ vererek üye yapmıştı. Benim herhangi bir siyasi hayatım olmadı. Gayet liberal bir yapım var. Aile olarak ise sosyal demokrat bir yapıya sahibiz. Ben bir eğitimciyim ve bütün kesimlere insancıl yaklaşmaya çalışıyorum. 17 Ağustos 2016 günü eve polis baskını yapılarak tutuklandım. Biz aynı gün bırakılırız diyerek karakola gitmiştik ama gizli bir tanığın ifadesi ile üç arkadaş tutuklandık. İçeride geçirdiğim 2 yıllık süreç ile ilgili de sadece ‘Anlatılmaz yaşanır’ demek istiyorum.”
Hapisten çıktıktan sonra ve tutukluluk sürecinde ailesinin kendisine desteklerini esirgemediğini de aktaran Kılınç, “Cezaevinden çıktıktan sonra ilk yıl yağlı boya tablolar yapmaya başladım. Hatta siparişler bile aldım. İş bulamadığım için ailemin tütün işleriyle uğraştım. Bir şekilde hayatımızı devam ettirmeye çalıştık. Görevime dönme konusunda artık eskisi kadar ümit beslemiyorum çünkü bu insanı daha çok yıpratıyor” dedi.
“SESİ DUYULMAYAN MAĞDURLAR VAR”
Esra Çapar ve Cennet Kılınç son olarak ise suçsuz yere görevinden ihraç edilen öğretmenlerin bir an önce suçlulardan ayırt edilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Kim suçlu ise onların bir an önce ceza almasını, suçsuz yere mesleklerinden ihraç edilen insanların da haklarına en kısa sürede kavuşmalarını diliyoruz. Cumhurbaşkanımız da zaten bunu ‘At izi it izine karıştı’ diyerek dile getirmişti. Bu izler hala ayıklanmadı. Cezaevlerinde sesi duyulmayan inanılmaz mağdurlar var” şeklinde düşüncelerini dile getirdi.