Türkiye siyasi tarihine “postmodern darbe” olarak geçen 28 Şubat’ın üzerinden 24 yıl geçti.
“28 Şubat ‘postmodern darbesi’, sosyal ve siyasal mühendislik yöntemleri ile ülkeye, topluma ve siyasete yeni bir “ayar” vermeye çalıştı. 28 Şubat darbesinde ordu, doğrudan yönetime el koyup topluma yeni bir deli gömleği giydirmeye çalışmadı. Ancak, ulaşmak istediği anti-demokratik sosyal ve siyasal hedeflere “Bu kez de Silahsız Kuvvetler halletsin” söylemi ile, tüm dayatmalarını sivil bir maskenin arkasında gerçekleştirmeye çalıştı.
Toplum, o dönemi, ikna odaları, başörtüsü yasakları, katsayı engelleri, “laiklik elden gidiyor” naraları yanında, tüm dini değer, kültür ve geleneklerin “irtica”, tüm dini ibadetlerin irticai faaliyet ve tüm dindarların ise “mürteci” olarak damgalandığı o dönemi asla unutamadı. 28 Şubat’ın dindar-muhafazakâr kesimlerde yarattığı travmalar toplumsal hafızada halen yerini korumaktadır.
28 Şubat zorbalık ve hukuksuzluk ortamının yarattığı sosyolojik ve psikolojik atmosferin ortaya çıkardığı toplumsal tepkiler, yeni sosyal ve siyasal aktörlerin de ortaya çıkmasına neden olmuş ve o günlerin meşhur ifadesi ile “yoksulluk”, “yolsuzluk” ve “yasaklar”ın olmadığı bir ülke vaadi ile yeni bir siyasal akım iktidara gelmiştir.
Ancak, aradan geçen süre ve süreçlerde, iktidar gücü, o günlerin ötekilerini veya ezilenlerini; bu günlerin ise muktedirlerini çok başkalaştırmış ve geçmişine yabancılaştırmıştır. Neticede, bu günün muktedirleri, dün itiraz veya şikâyet ettikleri ne varsa hepsini kendileri de kendi ötekilerine yapmaya başlamışlardır. Yaratılan yeni tablo, topluma hiç huzur, güven ve refah getirmemiştir.
Toplum üzerindeki baskılar artırılmış ve muhalif görülen her kesimin özgürlük alanları günden güne daraltılmıştır.
Hain yaftası zamanın başka bir diliminde bu denli pervasızca kullanılmamıştır. Eleştiren herkes bu yaftadan nasibini aldığı gibi sadece ırk, yaşam tercihi, yaptığı iş, mezhep gibi sebeplerle de bu yaftaya maruz kalmak mümkün olmustur..Bilim yuvalarına siyaset girmesin diyen ülkemizin geleceği pırıl pırıl öğrenciler de hain(!), seçilmiş başkanımızın yerine kayyum atamanızı kabul etmiyoruz diyen halk da…
Öyle bir darbeler tarihi ki;
Herkesin geri durduğu 28 Şubat’ta şimdinin iktidar sahipleri tarafından alkışlanan ve en ön safta insan hakları mücadelesi veren Ömer Faruk Gergerlioğlu’ndan; aynı kişilerce itibarsızlaştırılmak istenen ve hukuki olmadığı apaçık ortada olan kararlarla cezaevine gönderilmek için hedef seçilen Ömer Faruk Gergerlioğlu’na uzanan bir tarih.
Kamusal alanlara giremeyen 28 Şubat’ın başörtülü kadınlarından; evlerinden, işyerlerinden, okullarından, hastane köşelerinden toplanarak cezaevlerine doldurulan günümüz kadınlarına uzanan bir tarih.
Tüm öğrencileri ve yönetimiyle ikna odalarını 28 Şubat’ta reddeden Boğaziçi Üniversitesi’nden, o dönemin mağdurlarınca yerden yere vurulan Boğaziçi Üniversitesine uzanan bir tarih.
Ülke olarak, bu günümüzü ve geleceğimizi kurtarabilmek için dünümüzü hatırlamayı ve bugünler için dersler çıkarmayı herkese öneriyoruz. Başka türlü, ülkenin içerisine sokulduğu bu haksızlık, hukuksuzluk,adaletsizlik kaos ve karanlığından çıkmamız ve aydınlık bir geleceğe yürümemiz mümkün görünmemektedir.
KHK’lı Platformları Birliği olarak tüm yasaklama, ötekileştirme ve darbelerin karşısında olduğumuzu belirtiyor
kimsenin din,dil,ırk,yaşam tarzı vb nedenlerle ötekileşmediği tam demokratik Türkiye talebimizi yineliyoruz…
KHK’lı Platformları Birliği
