KHK’lı Platformları Birliğinden 1 Mayıs Manifestosu: OHAL’in Tüm Sonuçları ve KHK’ların İptal Edilmesini İstiyoruz.

Paylaş

1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü dolayısıyla KHK’lı Platformları Birliğinin yayımladığı manifesto aynen şöyle,

1880’li yıllar kapitalist sömürünün yoğun yaşandığı, ağırlıklı olarak kol emeğinin kullanıldığı ve çalışma şartlarının çok kötü olduğu yıllardır. Küçük çocukların bile karın tokluğuna çalıştırıldığı ve 14-15 saate kadar varan çalışma saatleri söz konusudur. İşçi emekçiler bu kadar çalışmaya karşın yine de sefalet koşullarında yaşamak zorunda bırakıldığı yıllardır.

Sermaye çok hızlı bir şekilde büyürken işçiler, işyeri güvenliği, yaşam ve sağlık koşulları, örgütlenme ve grev gibi en temel haklarından bile yoksun oldukları bir ekonomik-politik sistem ile karşı karşıyaydılar.

İlk kez 1856’da Avustralya’nın Melbourne kentinde taş ve inşaat işçileri, günde sekiz saatlik iş günü talebi için  Melbourne Üniversitesi’nden Parlamento Evi’ne kadar bir yürüyüş düzenlediler.

1881 yılında yarım milyon işçiyi temsilen kurulan Örgütlü Meslek ve Emek Birlikleri Federasyonu “8 saatlik iş günü” mücadelesini ülke geneline yaymak ve işçilerin kararlılıklarını göstermek amacıyla mücadeleyi yükseltti.

ABD’nin Chicago kentinde 40 bin tekstil işçisinin gerçekleştirdiği eylem kanla bastırıldı. Aynı kentte, bir fabrikada 8 saatlik iş günü için greve çıkan 1400 işçi işten atıldı. Chicago’da yapılan gösterilere yarım milyon işçi katıldı. Luizvil’de (Kentaki) 6 binden fazla siyah ve beyaz işçi, birlikte yürüdü. O dönemde Luizvil’deki parklar, siyahlara kapalıydı. İşçiler, sokaklarda yürüdükten sonra hep birlikte Ulusal Park’a girdi. Her eyalet ve kentte, siyah ve beyaz işçilerin birlikte yaptığı gösteriler düzenlendi. Ezilen sınıf kimliği; renk, dil, din, ulus tüm kimliklerin biraraya gelmesini ve  birlikte mücadele etmesini sağlıyordu.

İşçilerin bu topyekün isyanı, işverenlerin tepkisini çekti. Chicago’da greve çıkan 40 bin işçinin eylemini bastırmak için, saldırılar düzenlendi. İşverenler grev kırmak için sokak çeteleriyle anlaştı. Sokak çeteleri bir taraftan işçilere saldırıyor, bir taraftan da grev kırıcılığı yapıyordu.

Grevci işçilerle sokak çeteleri arasında çıkan kavga sırasında, polisin işçilerin üzerine ateş açması sonucu 4 işçi yaşamını yitirdi.

Saldırılar, mücadele ateşini söndürmedi, aksine körükledi. ABD ve Kanada’da sendikalar ve diğer örgütlerin yükselttiği mücadele sonucu 1 Mayıs 1886’da yaklaşık 350 bin işçi greve çıktı.

Tarih işçi sınıfının böylesine örgütlü ve kararlı tepkisine ilk kez tanık oluyordu. Tüm ülkede yaşam durdu. İşçiler üretimden gelen güçlerini kullanıyordu.

Bu gösteriler 1 Mayıs’ı izleyen günlerde tüm harareti ile devam etti ve 4 Mayıs’ta kanlı Haymarket Olayı’na yol açtı. Uygulanan yasal baskılarla bu gösterinin tekrarlanması engellendi.

Patronlar ve onların temsilcisi devlet, işçi eylemini kolay kolay içlerine sindiremiyordu. 1 Mayıs sonrası işten atmalar, baskılar yoğunlaştı. Olaylara neden oldukları gerekçesiyle 8 işçi hakkında idam cezası istendi ve dört yiğit işçi önderi Albert PERSONS, Adolph FISCHER,

George ENGEL ve August SPIES, 1 Mayıs 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesinde önderlik yaptıkları için idam edildi.

Albert PERSONS isimli işçi, özür dileme şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine, mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek sözlerini söyledi:

“Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım.”

İşçi önderlerinin cenaze törenine yüz binlerce insan katıldı. ABD’de yaşanan bu olaylar uluslararası işçi örgütlerini harekete geçirdi. II. Enternasyonal 1889’da Paris’te düzenlediği kongrede, Amerikan işçilerinin mücadelesini desteklemek amacıyla dünya çapında gösteriler düzenledi. 1890’dan başlamak üzere 1 Mayıs’ı da, “Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kabul etti.

İşçi sınıfının ilk olarak 1890’da büyük bir mitingle kutlamaya başladığı “birlik, mücadele ve dayanışma günü zamanla bütün dünyada işçi ve emekçilerin kutladığı bir bayram haline geldi. Süreç içersinde 8 saatlik işgünü tüm dünyada   resmen kabul edildi. 1 Mayıs böylece işçilerin taleplerini haykırdığı sömürüye, zulme, eşitsizliğe, adeletsizliğe karşı mücadele ettiği, işçi ve emekçilerin birlik ve dayanışmasını yansıtan bir bayram niteliği kazandı.

Türkiye’de 1 Mayıs ilk kez 1906 da kutlanmaya başlanmıştır. Tarihsel belli dönemler haricinde açık ya da gizli bir şekilde günümüze kadar  kutlanmaya devam edilmiştir. 1977 yılında 1 Mayıs 136 kişinin yaralanması 34 kişinin katledilmesi ile kanlı 1 Mayıs olarak tarihe geçmiştir.

OHAL döneminde Hukuksuz KHK’lar ile Sorgusuz-sualsiz bir şekilde siyasal iktidar tarafından işleri ellerinden alınıp emekleri gasp edilen emekçiler olarak 1 Mayıs’ı coşkuyla selamlıyor ve mücadele günü olan 1 Mayısta taleplerimizi tekrar haykırıyoruz.

-İşimizi geri istiyoruz.

-OHAL’in tüm sonuçları ve KHK’ların iptal edilmesini istiyoruz.

-İade-i itibarlarımızı istiyoruz.

-Bizleri bir gece yarısı işsiz bırakan tüm devlet yetkililerinin yargılanmasını istiyoruz.

Yaşasın 1 Mayıs

Biji Yek Gulan!

KHK’lı Platformları Birliği