OHAL KOMİSYONU BİR HUKUKSUZLUK SEMBOLÜDÜR

Paylaş

OHAL döneminde KHK’larla ortaya çıkan mağduriyetler, geçen 6,5 yıl içinde toplumsal barışı ortadan kaldıran sonuçlar doğurmuştur. Nitekim, kamudan 152 binden fazla insan KHK’larla doğrudan mağdur edilirken, özel sektör ile birlikte bu rakamın 350-400 bine ulaştığı ifade edilmektedir. Ayrıca, 2 milyona yakın vatandaşımız soruşturma geçirmiş ve aileleri ile birlikte 8 milyon insan etkilenmiştir. Bu koşullarda yaşanan mağduriyetlerin sıradanlaşmasında 685 sayılı KHK ile 2 yıllık bir süre için kurulmasına rağmen, tam 5,5 yıl boyunca görev ifa eden “Olağanüstü Hal İşlemleri İnceme Komisyonu”, OHAL / KHK sürecinin bir anti demokratik aktörü olmuştur.

OHAL’in ilanı sonrasında yayınlanan KHK’larla toplamda 131 bin 922 “tedbir işlemi” tesis edilirken, bunların 125 bin 678’i kamu görevinden çıkarma şeklinde uygulanmıştır. Komisyon, 31.12.2022 tarihinde kendisine 127.292 gerçek ve tüzel kişi tarafından yapılan başvurunun incelemesini nihayet tamamlayarak görevini tamamlamıştır. Başvurulardan %85,9’una (109 bin 332 dosya) ret kararı verirken, sadece %14,1’ine (17 bin 960 dosya) kabul kararlarıyla sürekli tartışılan komisyon, KHK’lıların yargıya erişiminin önünde bir engel oluşturarak hukuki değil tamamen siyasi bir oyalama aparatı olarak kullanılmıştır.

Komisyon, yayınladığı faaliyet raporunda, UYAP üzerinden başvurucuların ceza davalarına ulaşabildiğini ve bunları kabul veya ret kriteri olarak kullandığını belirtirken, başvurucuların hakkında devam eden veya tamamlanmış ceza davaları olduğu bir durumda nasıl karar verdiğini belirsiz bırakmaktadır. Ceza mahkemelerinin henüz karar vermediği bir soruşturma veya kovuşturma bilgisine dayalı olarak bir komisyon, bir başvurucu hakkında nasıl karar verebilmektedir. Nitekim, ceza davalarından beraat etmesine rağmen, bu mahkeme kararlarının yok sayılarak birçok başvurunun komisyonca reddedildiği bilinen bir gerçektir. Komisyonun bu durumda verdiği tüm kararlar tartışmalı hale gelmekte ve komisyon kendisini mahkemelerinin üzerinde konumlandırarak hukuksuzluğunu tescillemektedir.

Diğer yandan, iktidarın, komisyon yoluyla hukuksuzlukları gidereceği sözüne itimat eden AİHM ve AYM gibi üst mahkemeler, 12 Haziran 2017’de iş yükünü hafifletmek bahanesi ile OHAL Komisyonunu etkili iç hukuk yolu kabul ederek, yüzbinlerce KHK’lının adalete erişiminin geciktirilmesi, hukuksuz bir komisyon eliyle hak ihlali yaşamasında kritik rol üstlenmişlerdir. Görev tanımlamalardaki belirsizlikler ile OHAL Komisyonu, ulusal ve uluslararası hukuk standartlarının hiçbirine uymayan kararlar vererek ortak çağ engizisyon yargılamalarının hatırlatmıştır. Nitekim, Barış bildirisine imza atan akademisyenlerin eylemleri için Anayasa Mahkemesi düşünce özgürlüğü kapsamında suç unsuru görmezken, OHAL Komisyonu bunu bir suç unsuru olarak kabul ederek başvuruları reddetmiş ve Anayasa Mahkemesi kararını yok saymıştır. İç hukukta en yüksek mahkeme olan Anayasa mahkemesinin kurulmasına ve meşruiyetine destek olduğu hukuksuz bir komisyon tarafından Barış akademisyenleri için verdiği kararı tanımaması tam bir ironi örneğidir.

Sonuç olarak, kuruluşundan bu yana tamamen siyasetin gölgesinde ve emrinde çalışan, denetlenemeyen, kanuni zırha büründürülerek sorumsuz hale getirilen bir OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu kanunlarda ve ceza hukukunda yeri olmayan kriterlerin yanı sıra, irtibat, iltisak, kurum kanaati, sosyal çevre bilgisi gibi soyut kavramlarla ve tanınan sınırsız yetkiyle zulmün sopası olarak kullanılmıştır. Bugün komisyonca açıklanan faaliyet raporu, istatistiksel verilerle temel insan hakları ve hukukun yok sayıldığına ilişkin tarihi bir belge ve kamu emekçilerine yaşatılan hukuksuzlukların itirafı niteliğindedir. Öyle ki, özellikle ret kararlarındaki şaibeler bir yana, komisyona başvuran 21 KHK’lının göreve iadesinin vefat ettikten sonra yapılması vicdanları ayrıca kanatmıştır. Komisyon, yüzbinlerce kamu emekçisinin hakkını gasp eden hukuksuzlukların bir sembolü olarak tarihe geçmiştir.

KHK’lı Platformları Birliği olarak, OHAL sürecinde yaşanan hukuksuzluklardan sorumlu olanların öncelikli olarak yargılanacağı, bir daha benzer bir olağanüstü ortamın gelişmesine imkan vermeyecek yönetim anlayışı ve otokontrol sistemine sahip bir hukuk devletinin kurulmasını savunmaktadır. Bu nedenle, komisyonca verilen tüm kararların hukuksuz olduğunu ve hiçbirini tanımadığımızı, gasp edilen hakların iade edileceği ve adaletin sağlanacağı güne kadar mücadele etmeye devam edeceğimizi beyan ediyoruz.

KHK’lı Platformları Birliği

, ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir