Anayasa Mahkemesi (AYM) 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Kanun Hükmünde Kararnameler’le (KHK) işten çıkarılanları ilgilendiren iki ayrı karar verdi. Yüksek Mahkeme KHK ile ihraç edilenlerin adil yargılanma haklarının ihlal edildiğine hükmetti.
ArtıGerçek’ten İsa Uğur Erdoğan’ın haberine göre, Olağan Üstü Hal ilan edilmesiyle birlikte çıkan, 667 sayılı ilk KHK’ye ilişkin kararlara dair başvurular 2017- 2018 yılları arasında yapıldı. Başvurucular B. B. E. ve E. A. B. Söz konusu KHK ile ‘güven ilişkisinin bozulduğu gerekçesiyle işten çıkarıldıklarını fakat işe iade davasının esas yönünden incelenmediği için adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini’ öne sürdü.
İhraç edilen iki işçinin ortak özelliği de kamu kurumlarına taşeron hizmette bulunan şirketlerde çalışmasıydı. B. B. E. Diyarbakır’da Kayapınar Belediyesine ait bir kreşte temizlik işçisi olarak çalışıyordu. İşçilerden A. B.’ de Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde bir ilaçlama şirketine bağlı olarak tıbbi sekreter olarak çalışıyordu.
İki işçide işe iade davalarında İş Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemeleri’nden olumsuz cevap aldı. Karar vericiler tüm cevaplarda taşeron işçilerin çalışma yaşamında sık sık karşılaştığı asıl işverenin mi yoksa taşeron mu sorumlu olduğu konusunda, asıl işverenin kamu kurumları olduğunu hatırladı. İş akdinin fesih edilmesi yetkisinin asıl işverende olduğunu söyledi. Mahkemeler söz konusu KHK’nin 4. maddesi nedeniyle işten çıkartmaların yapıldığını öne sürerek, dosyaların incelenmesini gerekli görmedi.
667 sayılı KHK, “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerin ihraçlarını” öngörüyor.
Başvurucular ise 667 Sayılı KHK’ye göre iş akitlerinin usule göre feshedilmediğini, kendilerinin alt işveren çalışanı olduklarını ve haklarında herhangi bir örgüte ilişkin soruşturma sürecinin dahi olmadan işten çıkarıldıklarını öne sürdü.
‘MAHKEMELER, GÖREV VE YETKİLERİNDEN KAÇINAMAZ’
AYM tarafından yapılan değerlendirmede, “Hiçbir mahkemenin görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacağı” belirtildi. Dava sonucunda mahkemeler herhangi bir karar verse dahi eğer esas itirazları değerlendirmemişse bunun bir karar olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi.
‘KHK DENETİMİ KISITLAMAZ’
Yüksek Mahkeme, 667 sayılı KHK’nin 4. Maddesinin iş sözleşmelerinin feshedilmesini öngörmesi, yargı mercilerinin denetim yetkisini kısıtlamadığını ifade etti.
AYM aynı zamanda Yargıtay 22. ve 9. Hukuk Daireleri’nin şüpheli feshin somut olay ve dayanaklara göre yapılabileceği yönündeki kararlarına işaret etti. Yargıtay Genel Kurulu’nun şüphe feshinin söz konusu olması için objektif olay ve olgulara dayandırılması gerektiğini belirten kararına işaret etti. İki başvuru hakkında da Anayasa’nın 36. Maddesine dayanarak işçilerin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vererek, davaların tekrardan görülmesine hükmetti.
‘KHK’LER İPTAL EDİLEBİLİR’
Kararı sorduğumuz, TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi ve HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, yerel mahkemelerin KHK fesihlerine ilişkin AYM sürecine gerek kalmadan bazı kararların alındığını hatırlattı, AYM sürecine gerek kalmadan da sorunun çözülebildiğini belirtti. “Bazı mahkemeler bu konuda inisiyatif aldı” diyen Gergerlioğlu, ” Bir KHK var, buna ne yapabilirim şeklinde bakılıyor. Bu kişilerin özel durumlarına bakılmadı.”
“Sadece bu konuyla ilgili değil genel olarak mahkemeler AYM’ye gidebilirlerdi. Bu tür kararlar gelecek için umut vaat ediyor. Öncesinde KHK’lere ilişkin kararlar alınamıyordu. Önemli olan KHK’lerin iptal edilmesi idi. KHK’lere dayanarak toptancı bir yaklaşımla ihraçlar gerçekleşti. OHAL sürecinde hiçbir mahkeme inisiyatif almadı, ‘dokunan yanar’ şeklinde yaklaştılar” dedi.
Bu tür kararların alınmasında AHİM’e yapılan etkin itirazların olduğunu belirten Gergerlioğlu, ” Yarın KHK iptali içinde olumlu bir karar çıkabilir” yorumunda bulundu.
‘ŞÜPHELİ FESİHİ İŞVEREN İSPATLAMAK ZORUNDA’
Çalışma Ekonomisi Uzmanı ve Avukat Murat Özveri ise benzer birçok başvuruyu AYM’nin reddettiğini belirterek, AYM kararının dikkatli okunması gerektiğini söyleyerek özellikle Yargıtay kararına yapılan atıfa dikkat çekti. Özveri, “Şüphe feshi Yargıtay kararı ile hukukumuza girdi. Feshin haklı bir nedenle olması gerekiyor. İl olarak PKK üyesi olduğu gerekçesiyle yargılanan bir işçi için verildi. Sonrasında OHAL sonrası gevşetildi. Kalıcı hale getirildi. İş hukukunda, işveren şüpheli feshin gerekçesini belirtmek zorunda” dedi.